Şiddet Şiddettir

Çocuklara yönelik fiziksel şiddet, birçok toplumda yasalarla yasaklanmıştır. Fakat yasaların yasaklamadığı diğer şiddet türlerinin zararlı olmadığı anlamına gelmez. Bu şiddet türlerini yasa kapsamına almayarak, bu davranışların suç unsuru taşımadığına karar vermiş oluyoruz. Örneğin sözsel şiddet çocuklara değil büyüklere bile uygulandığında kişide kendine güvensizlik, değersizlik, kendini önemsememe, depresyon gibi birçok uyum problemleri ortaya çıkartır. Bu nedenle uygulanan şiddet türü hangisi olursa olsun şiddet şiddettir. Çocuk ya da büyük kişiyi rencide eder, ruhsal bozukluklara neden olur.

Maalesef ki toplumlar fiziksel şiddeti, yumuşatacak birçok sözcük ve kavram bulmuşlar. Birçok ülkede “dayak” ceza olarak önerilmektedir ve bu normal karşılanmaktadır. Hatta “dayak” kelimesi biraz kaba kaçtığı için bu kelime yumuşatılarak “tokat” ya da “şaplak” şeklinde ifade edilmektedir. Çocuklara disiplin adı altında “disiplin altına alma” gibi bir düşünceyle dayak kelimesi yumuşatılmaktadır.  Ancak hiçbir üstü kapalı sözcük yada düşünce, şiddetin şiddet olduğu gerçeğini ve şiddetin hem şiddete maruz kalan çocuğun hem de şiddeti uygulayan kişinin öz değer duygusu ve onuru üzerinde yıkıcı ve zedeleyici etkisi olduğunu gizleyemez. 

Bazı anne babalar çocuk yetiştirirken disiplin adı altında dayağın bir parçası olduğunu düşünmektedir. Çocukların hak ettikleri zaman kıçlarına bir şaplak atmanın çocuklara zarar vermeyeceğini düşünürler. Peki hak etmek ne demektir? Kime göre neye göre çocuk dayağı hak eder? Dayağı uygulayan kişinin düşünce çerçevesinde uygulanan bir haktır. Bazı aileler çocukları üzerinde güç kurmak için dayağa başvururlar. Özellikle çocuk ergen dönemine girdiğinde onu baskılamak için şiddete baş vurulur. Amaçları çocukların üzerinde kontrol ve hakimiyet sağlamaktır. Bu kesinlikle yanlış bir düşüncedir. 

Anne ve babanın düşüncesi ne olursa olsun çocuklara yöneltilen her türlü şiddetin sonucunda çocukta korku, kaygı, huzursuzluk, güvensizlik, şiddeti uygulayan aile bireyine karşı öfke durum ve duygu bozuklukları gelişir. Şiddete maruz kalmış çocukların yeterli bir öz değer duygusu geliştirmesi ve derinlerdeki düşünce ve hislerini paylaşabilecek kadar insanlara güvenmesi için yıllar gerekebilir. 

Bedensel ya da Sözsel şiddet gören çocuklarda:

Korku, yüzüne vurulursa göz kırpma gibi tiklerin oluşması, irkilme, kaygı, kazanılmış alışkanlıklarında gerileme olması (altını ıslatma), dil gelişiminde gerileme, düzensiz uyku, uyku sırasında inleme, ağlama yada kabus görme, hırçın davranışlar, özellikle ergenlerde değersizlik duygusundan dolayı intihar eğilimleri, vücutsal ağrılar, okulda ilgisizlik ve başarısızlık, öz güven eksikliği, içe kapanıklık, sürekli bir heyecan hali, arkadaşlık ilişkilerinde problemler, konsantrasyon bozuklukları, şiddet gören çocuklar aynı şekilde gördükleri şiddeti çevresine ve arkadaşlarına uygularlar.

Çocuklarımızın geleceğini sevgi ve güven çerçevesi içinde geliştirmek onların ruhsal dengesi açısından önem teşkil eder.