
Çocuklar bizim en değerlimizdir. Çocuklarımızı büyütürken dikkatli olmak gerekir çünkü onların yaşamlarına şekil vermekteyiz. Bu nedenle çocuklarımızın yaşamında yapacağımız olumlu ya da olumsuz etkiler çocuklarımızın geleceğini etki etmektedir. Tabi ki bizler mükemmel değiliz ve bir çok hatalar yapabiliriz. Fakat bu hatalarımızı fark edip gerektiğinde çocuklarımızdan bile özürdilemek önemlidir. Bir çok anne baba çocuklarından özürdilemekte zorlanırlar. Eğer bizler çocuklarımızdan özürdilemeyi beceremezsek, çocuklarımıza yanlış bir şey yaptığında özürdile demekle çocuklarımız bunu yapmayacaktır. Çocuklarımıza özürdilemeyi öğretmek için kendimizin çocuklarımıza karşı yanlış bir şey yaptığımızda özürdilemeli ve çocuklarımıza öğretmeliyiz.
Çocuk yetiştirme tam olarak aileler tarafından bilinmediği için bir çok hata yapılabiliniyor. Biraz bu hatalar nelerdir ve nasıl bu hataları yapmayız buna değinelim.
Çocuk yetiştirmede yapılan hatalar:
1- Bazı aileler çocuklarının yaptıklarını beğenmezler.
Her anne baba çocuğunu sever fakat çocuğunun yaptıklarını beğenmeyebilir. Çocuğunu özellikle ergenlik çağına gelmiş çocukların giyim tarzını beğenmez, her hangi bir iş yaparken iş yapışını beğenmez, arkadaşlarını ve arkadaş ortamını beğenmez, ders notlarını beğenmez. Bu beğenmeme durumları uzar gider. Peki çocuklarımız bu “Beğenmeme” mesajını nasıl algılar? Çocuklar daha çok beğenmemeyi “sevilmeme” mesajı olarak algılar. Ailelerinin kendilerini sevmediklerini düşünürler. Çünkü sevgiyi yaptıkları işler ve düşüncelerinin birlikteliği olarak algılarlar. Çocuk, “Annem beni olduğum gibi sevmiyor.” der ve mutsuz olur. En iyi ihtimalle annesinin ve babasının sevgisini kazanmak için iyi çocuk olur, başarılı olmaya çalışır. Buda ailesinin sevgisini koşullu olarak alabileceğini düşünme eğilimine girmesine neden olur. Eğer ben ailemin istediği gibi giyinirsem, istedikleri notları alırsam, derslerimde çok başarılı olursam ailemin sevgisini alırım diye düşünürler.
Bu anne ve baba için çocuğum söz dinliyor ve yaptığı işlerde hep başarılı oluyor gibi gözükebilir fakat çocuk için aslında bu kötüdür. Çünkü koşullu sevgi gören çocuklar, davranışlarını diğer insanların gözünden değerlendirmeye alışır ve ne istediğini bilmeden, başkalarının istediklerini gerçekleştirmek için yaşamını sürdürür. Bu çocuklar kendilerini değersiz hisseder. Böyle bir çocuk, başarılı olabilir fakat yaşamının bir çok noktasında mutlu ve coşkulu olamaz.
2-Duyguları görmezden gelmek üstünü örtmek
Aileler, genelikle çocukları olumsuz bir duygu yaşayınca, çocuğu iyi hissettirme çabasına giriyorlar ya da onun duygusunu önemsemeyerek kapatmaya çalışıyor. Böyle durumlarda çocuklar yaşadıkları “Olumsuz duyguların kötü olduğunu düşünmeye başlar.” Örneğin, “düştüğü için canı yanıp ağlayan bir çocuğu ağlama diyerek susturmaya çalışmak” Bu durumda çocuk, duygularını saklamayı veya örtmeyi öğreniyor. Büyüdükçe de bu duygularını saklamaya devam ediyor ve yaşadığı olaylarda harekete geçmiyor.
Ergenç;
“Utanç” hissetmemek için yalan söylüyor.
“Rezil” olmamak için kopya çekiyor.
“Hayal kırıklığı” yaşamamak için bir ilişkiye başlamıyor.
Ergençler yaşadığı duygularını saklıyor. Bu durumda ergençler ne çevrelerindeki insanlar tarafından anlaşılabiliyorlar ne de bu tip duygularla karşılaştığında baş edebiliyor.
3-Aileler çocukları adına karar veriyorlar
Okulda başarılı olan çocuklar, gerçek hayatta girdikleri zaman neden başarılı olamıyorlar? Bunun en önemli nedeni okullarda kararlar çocuk tarafından verilmez çocuk için başkaları tarafından verilir. Okulda her şey çocuk için planlı ve programlıdır. Bu nedenle çocuk okulun istediğini yapar ve başarılı olur. Aileleri tarafından çocuklara kendi kararını verebilme yetisi öğretilmediği için gerçek hayatta çocuklar okullarındaki gibi başarılı olamıyorlar. Gerçek hayat belirsiz, muğlak, yapılandırılmamış bir plan ve program içinde değildir. Doğru/yanlış net değildir. Karar vermeyi öğrenemeyen çocuk, gerçek yaşamda sudan çıkmış balığa dönüyor.
Çocuklar küçük yaştan itibaren, yaşına uygun olarak kendi kararlarını kendi vermeyi öğrenmelidir. 5 yaşındaki çocuğa, “Ayran mı meyve suyu mu? Seç .” demek bile ona karar vermeyi öğretmektedir.
4- Çocuğa sorumluluk vermemek
Çocuğun yapabileceği işleri sorumluluk vererek yaptırmak ve öğretmek gerekir. Çocuğun yapabileceklerini yapmasını teşvik etmek yerine anneler yada babalar kendileri yapıyorlar. Bu nedenle de 5 yaşında kaşık tutmayı bilmeyen çocuklar var ve kendi yemeklerini yemekte zorlanıyorlar. 22 yaşında iş başvurusuna annesi ya da babası ile giden gençler bulunmakta. Çocuk aile içerisinde bir birey olarak büyütmek için, çocuğun da sorumlulukları olmalıdır. Çocuğa gerçek ve değer yaratan sorumluluklar verilmelidir. Masayı kurmak oğlumuzun, kaldırmak kızımızın görevidir gibi. Çocuğunuza yapabileceği sorumluluklar verirseniz onun kendine güvenli bir şekilde büyümesine katkı sağlamış olursunuz.
5- Çocuğu ödül ya da ceza ile kontrol etmek
Ailelerin yaptığı yanlışlardan biri de çocuklarına iş yaptırmak istediğinde ödül, ceza, gibi kontrol mekanizmalarını kullanıyor olmalarıdır. Çocuklarına şart sunarlar. Şunu yaparsan, ben de bunu yaparım gibi. Bu kontrol mekanizmaları çocuğun yapması gerekenleri önemsizleştirir. Çocuk “Kitap okumak kendi içinde değerli olsaydı, annem bu ödülü vermezdi.” diyor ve kitap okumayı değerli bulmuyor. Ödül kitaptan çok değer kazanıyor. Daha sonra ödül olmadan hiçbir iş yapılmıyor.
6- Çocuğun öğrenmesini engellemek
Çocuklar bir öğrenme makinasıdır. Merakları onlara bir çok şeyi öğrenme konusunda teşvik eder. Aileler çocukların öğrenme isteğini geliştirmektense, çocukları engelleyip bu isteklerini söndürüyorlar. Aileler ya çocuklarının soru sormalarına izin vermiyor ya da sorularını geçiştiriyorlar. Çocuklarının öğrenmesini geliştirmek isteyen aileler ise çocuklarının sorularını onların anlayabileceği kelimeler kullanarak yanıtlıyorlar, çocuğun kendisinin keşfetmesine izin veriyorlar.
Çocuğunuzun sorumluluk sahibi kendine güvenen kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olmasını istiyorsanız; çocukların alanlarını belirlemeli, ona sorumluluk vermeli. Çocuğa bırakılacak kararları belirlemeli. Çocuğun duygularını yaşamasına izin vermeli. Olumsuz duygusunu analiz ederken bile, “Sen, sadece sen olduğun için değerlisin.” mesajını vermeli. Çocuğun sürekli öğrenme ve keşfetme yolculuğunda destek olmalı. Bunları yapan aileler hem beyni, hem kalbi, hem de vicdanı zengin çocuklar yetiştirmiş oluyorlar..